GEÇERLİ FESİH İLE HAKLI FESİH AYRIMI VE TAZMİNATLARA ETKİSİ
“Bir rejim halkın adalete inanmaz duruma geldiği noktaya gelince, o rejim mahkum olmuştur”
Charles De Montesquieu
GEÇERLİ FESİH İLE HAKLI FESİH AYRIMI VE TAZMİNATLARA ETKİSİ
Hizmet sözleşmesi, işçi ile işveren arasında kurulan, işçinin hizmet edimini yerine getirmesi, işverenin ise hizmet karşılığı ücret ödeme vaadine dayalı olan bir sözleşme çeşididir.
Sözleşmenin imzalanması ile taraflar belirli sorumluluk ve yükümlülükler altına girmiş olurlar. İşçi işin gereği olan edimleri ve verdiği sözleri yerine getirmeli, işveren ise işin gerektirdiği ortamı işçiye sağlayarak bu edimlerin karşılığını vermeli ve verdiği sözleri yerine getirmelidir. Uygulamada bazen işçinin ve işverenin bu yükümlülükleri yerine getirmediği görülmektedir. Böyle durumlarda sözleşmenin feshi konusu gündeme gelmektedir.
İşçinin haklı nedenleri olduğu takdirde, sözleşmeyi ihbar sürelerine uyulmaksızın derhal feshetme hakkına sahiptir. Ancak haklı neden yalnızca işçiler için değil işverenler açısından da ortaya çıkabilir. Akdin işveren tarafından haklı nedenlerle fesih durumunu da İş Kanunu 25. maddesinde belirtilmiştir. Bunun yanında işveren geçerli fesih ile de sözleşmeyi feshedebilir.
Peki işverenin haklı nedenle feshi ile geçerli nedenle feshi arasında ne fark vardır? Bu farkları şu şekilde sıralayabiliriz :
- İşverenin geçerli fesih için dayandığı sebepler, haklı fesihteki sebeplere göre daha hafif niteliktedir. Örneğin, işçinin performansının düşük olması nedeniyle işten çıkarılması geçerli fesih nedeni iken; işçinin, işverenin başka bir işçisine cinsel tacizde bulunması haklı nedendir. Ya da güvenlik görevlisi olarak çalışan bir işçinin görevi sırasında uyuması bir kere olmuşsa geçerli nedenle fesih nedeni iken uyarılara rağmen güvenlik görevlisinin birden fazla uyuması olayı haklı nedenle fesih sebebidir. İşçinin uyarılara rağmen işini eksik, kötü veya yetersiz olarak yine getirmesi geçerli fesih nedeni iken işçinin kendisine hatırladığı halde yapmakla yükümlü olduğu görevleri ısrarla yapmaması haklı fesih nedenidir.
- İş sözleşmeleri bazen belirli bir süre için bazen ise ne kadar süreceği belli olmadan yani belirsiz süreli olarak imzalanabilir. İşveren, aradaki sözleşmeyi haklı nedenle feshedecekse iş sözleşmesinin belirli süre için mi belirsiz süre için mi yapıldığının bir önemi yoktur. Ama geçerli nedenle fesih yapacaksa yapılan sözleşmenin belirsiz süreli olması gerekmektedir.
- İşveren aradaki iş akdini geçerli şekilde feshetmek istiyorsa bunu işçiye yazılı olarak açık ve kesin bir şekilde bildirmesi gerekir. Ancak haklı sebeple fesihte böyle bir usulü uygulama zorunluluğu yoktur.
- İşveren tarafından haklı fesih yapılacaksa, işçinin bu davranışını öğrendiği günden başlayarak altı iş günü içerisinde fesih yapılmalıdır. Geçerli fesihte ise işveren makul süre içerisinde fesih hakkını kullanabilecek olup, kanunda kesin bir süre belirtilmemiştir.
- Geçerli fesih ile haklı nedenle fesihte işçi ile işveren tarafını en çok ilgilendiren fark ise kıdem ve ihbar tazminatlarına etkisidir. Geçerli fesihte işçi kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanırken, işveren tarafından haklı nedenle yapılan fesihte işçi kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamaz. Bu anlamda feshin niteliği önemli olup, iş akdinin feshinde geçerli ya da haklı neden olup olmadığı hususunun tespit edilmesi gerekmektedir.
YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ, 2012/12264 E. , 2014/17821 K.
Tüm dosya kapsamı, tanık beyanları ve özellikle davacının kabulüne göre davacının çalışmadığı halde giriş kartını başka bir arkadaşına vererek bastırdığı sabittir. Aynı olayda davacıya ait kartı basan diğer işçi ….’ün açtığı davada, mahkemece işverenin haklı feshi kabul edilerek kıdem ve ihbar tazminatı talepleri reddedilmiş olup mahkeme kararı Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 31.10.2013 tarih 2013/11627 Esas 2013/17927 Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleşmiştir. Davacının bu eyleminin doğruluk ve bağlılığa uymayan davranış oluşturduğu ve işverene haklı fesih imkânı verdiği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile eylemin geçerli fesih nedeni oluşturduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
“ Boyunun Ölçüsünü Almak “
Zamanında arkadaşlarının “Sırık” adını taktığı çok uzun boylu biri yaşarmış. Bu kişi boyuyla çok övünür, her gittiği yerde boyundan bahseder, diğer kişilerle “cüce, bücür, bastı bacak” diye dalga geçermiş.
Bir yaz günü sıcaktan bunalan Sırık ve arkadaşları yaşadıkları kasabanın yakınında ki ırmağa gitmişler. Üstündekileri çıkarıp, yüzmeye hazırlandıkları sırada, Sırık yine dalga geçmeye başlamış. “ Bu ırmakta kimse benim gittiğim kadar derine gidemez. Çünkü siz cücesiniz. Giderseniz boğulursunuz . “ deyip, gülüyormuş. Sırık’ın bu sözlerine dayanamayan arkadaşları ona unutamayacağı bir ders vermeye karar verirler.
Hepsi birlikte ırmakta yüzmeye başlamış, biraz ilerledikten sonra, Sırık’a seslenip “Burdan sonrası çok derinleşiyor. Gel şu boyunla göster derinliğini biz ölçemiyoruz.” Derler. Sırık bunu duyunca çok mutlu olur. Hemen yüzmeye başlar ve oldukça ileri gider. Ve derinliği ölçmek için aşağı doğru inmeye başlar. İner, iner, iner.. Ayakları yere dediğinde suyun çok derin olduğunu anlar ve hızla yukarıya çıkmaya başlar. Su yüzeyine çıktığında ciğerleri patlayacak gibi olur. Soluk almaya çalışırken su yutar ve çırpınmaya başlar. Arkadaşları durumu fark edince hemen gidip Sırık’ı kurtarırlar ve evine kadar taşırlar.
Annesi Sırık’ı görünce telaşla “Oğlum ne oldu sana böyle ?” diye sorar.
Arkadaşlarından biri “ Irmak’ta boyunun ölçüsünü aldı ama birazcık kısa kaldı” der.
Bu deyim günümüzde çok övünen kişilerin, övündüğü kadar olmadığının, beceriksizliğinin ortaya çıkması sonucu söylenir.