İŞ SÖZLEŞMESİ İLE ÖNGÖRÜLEN CEZAİ ŞART VE

“Gülümsemediğin gün, kaybolmuş bir gündür.”

Charlie Chaplin 

İŞ SÖZLEŞMESİ İLE ÖNGÖRÜLEN CEZAİ ŞART VE

CEZAİ ŞARTIN ÖNGÖRÜLEBİLMESİ İÇİN GEREKLİ HUSUSLAR

İşçi ile işveren arasında arasındaki iş sözleşmesi ile öngörülen cezai şart, haksız feshe karşı ya da sözleşmeye aykırı davranılması durumunda taraflara fazladan maddi yükümlülükler getiren hem işçiyi hem de işvereni koruyan bir yasal önlemdir.

Cezai şart her konu ve her koşul için konulamaz. Taraflar cezai şartı kötü amaçlarla kullanamaz. Cezai şart konulabilmesi için bazı koşullar vardır. Şimdi bu durumları inceleyelim.

  • Öncelikle, İş sözleşmelerine konulan cezai şartların sözleşmeye taraf olan herkesi kapsaması gerekmektedir. Sadece işçi aleyhine konulan bir cezai şart geçersizdir. Yani cezai şartın getirdiği yükümlülük iki taraf için de eşit olmalıdır. Yargıtay içtihatlarında işçi ve işveren arasındaki maddi güç farkını göz önüne alarak konulan cezai şartları bu kapsamda değerlendirmiştir. Yani, işçiye konulan cezai şartlar işverene konulan cezai şartlardan daha ağır olamaz.
  • Kanuna aykırı olarak cezai şart düzenlenemez. Düzenlenirse geçersiz sayılır. İş hukukunun işçiye ve işverene tanıdığı haklar gözetilerek cezai şart konulmak zorundadır. Aynı zamanda cezai şart, ahlaka uygun ve etik olmalıdır. Sözleşmede, konusu imkansız olan cezai şarta yer verilemez.
  • Cezai şart konulabilmesi için, işçi ve işveren arasındaki sözleşmenin belirli süreli iş sözleşmesi olması gerekir. Belirsiz süreli iş sözleşmelerinde sözleşmenin sona erme tarihi belirli olmadığından cezai şart kavramından bahsedilemeyecektir.

Tüm bunları bir örnekle açıklayacak olursak, bir işçi aylık net 2.500 TL ücret karşılığında bir işe girmiş ve iş sözleşmesine “Taraflar, sözleşmede belirtilen durumlar haricinde tek taraflı olarak iş akdini feshederse 6 aylık ücreti tutarında (15.000 TL) tazminat ödemekle yükümlüdür.” şeklinde bir madde eklenmişse, bu ibare bir cezai şart örneğidir. Bu ibare “İşçi, iş akdini feshederse 6 aylık ücret tutarında, işveren iş akdini feshederse 2 aylık ücret tutarında tazminat ödemekle yükümlüdür.” şeklinde olamaz. Cezai şartın iş ilişkisinin başında belirlenmesi doğru olandır. Fakat iş ilişkisi devam ederken de oluşan yeni durumlar için cezai şart kararlaştırılabilir.

Peki tüm bu şartlar gerçekleşmiş cezai şart konulmuşsa, hangi durumlarda bu cezai şart talep edilebilir ?

İşçinin cezai şartı talep edebilmesi için, işçinin sözleşmeyi haklı nedenle feshetmiş olması veya işverenin sözleşmeyi haksız nedenlerle feshetmiş olması gerekir. İşverenin cezai şartı talep edebilmesi için işverenin sözleşmeyi haklı nedenle feshetmiş olması veya işçinin sözleşmeyi haksız nedenle feshetmiş olması gerekir. Cezai şartın tahsili için bu durumun mahkeme  tarafından belirlenmesi şarttır. Ayrıca, kim feshederse etsin kendisinden cezai şart talep edilen taraf, iş akdini süresinden önce feshetmiş olmalıdır. Zaten iş akdi kararlaştırılan sürenin dolması ile yahut işinin ölümü halinde sona ermişse cezai şartın talep edilmesi mümkün değildir.

YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ, 2010/14005 K. , 2008/27254E.

Somut olayda, taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmenin 9.maddesi “bu sözleşme gereği çalışan kişi sözleşmedeki tüm şartları kayıtsız ve şartsız kabul edeceği gibi, herhangi bir nedenle sözleşme şartlarına uymadığı veya herhangi bir nedenle işe gelmediği takdirde veya bu nedenle sözleşmenin feshine neden olduğu takdirde 20.000 TL maddi tazminat ödemeyi kabul ve taahhüt eder “ düzenlemesini getirmiştir. Yukarıda açıklandığı şekilde, kararlaştırılan cezai şart işveren lehine tek taraflıdır ve geçersizdir. Mahkemece davanın reddi gerekirken yazılı şekilde kabul edilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir

 “Karardı Köz Tükendi Söz”

Bir gün bir eve akşam oturmasına misafir gelmiş. Ev sahibi çeşit çeşit yemek yapmış birlikte yemişler. Çaylar içilmiş, meyveler yenilmiş ama misafir bir türlü kalkmak bilmemiş. Ev sahibinin çok fazla uykusu gelmiş. Ayıp olur diye her ne kadar uykusunun geldiğini belli etmemeye çalışsa da ağzı yırtılırcasına esniyor, esnemekten gözlerinden yaşlar geliyormuş.

Ev sahibi nasılsa birazdan kalkarlar diye sabretmiş ama aradan çok uzun zaman geçmesine rağmen misafirler gitmemiş ve artık sobanın içerisinde ki ateş köze dönmüş. Ev sahibi çok fazla yorgun düşmüş ve hiç konuşmadan sadece misafiri dinliyormuş. En sonunda misafir de susmuş. Bir süre sessizlik olunca misafir ev sahibine “ Eee.. Hep ben konuştum, biraz da sen konuş. Daha daha nasılsın ?

Ev sahibi bunun üzerine;

“Valla denecek ne kaldı? Karardı köz, tükendi söz.” demiş.

Bu deyim günümüzde, artık anlatacak bir şeyin kalmadığı, susma vaktinin geldiği zamanlar kullanılır.