REKABET YASAĞI SÖZLEŞMESİ VE GEÇERLİLİĞİ

“Biz kendimizi, neler yapabileceğimize bakarak yargılarız; başkaları da neler yaptığımıza bakarak yargılar.’’

Longfellow    

REKABET YASAĞI SÖZLEŞMESİ VE GEÇERLİLİĞİ

Rekabet yasağı sözleşmesi, işçilerin halihazırda çalıştıkları işverenin karşısına rakip olarak çıkma ihtimalini önlemek amacıyla yapılan sözleşme çeşididir. Bu sözleşme ile işverenin yaptığı işle ilgili özel olan hususların paylaşılmaması konusunda işin geleceğine güvence oluşturur. Ancak bu durum işçi açısından aynı olumlu etkiyi oluşturmaz. İşçinin aynı alanda iş bulmasını zorlaştırır. Peki rekabet yasağı nasıl konulur ? Kapsamı nelerdir ? Geçerlilik unsurları nedir?

Bu yasak işçinin işverenle rekabet etmeyeceğine dair, işçi ve işveren arasında imzalanan iş sözleşmesine konulabileceği gibi, bu konuda ayrı bir sözleşme yapılması yoluyla da kararlaştırabilir. İşçi ve işveren arasında sözlü olarak yapılan rekabet etmeme vaatleri bağlayıcılık taşımaz. İşveren tek taraflı olarak bu yasağı düzenleyemez.

İşçi ile işveren arasında yapılacak rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli kabul edilebilmesi için;

  • Yazılı şekilde yapılmış olması,
  • İşçinin ergin olması,
  • İşçinin, işverenin müşteri çevresi veya üretim sırları veya işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânının bulunması gerekmektedir.

Bu tür bir konuma hiç ulaşmamış işçi ile rekabet yasağı sözleşmesi yapılsa da kendisi için geçerlilik taşımayacaktır.

Kanun, işyerinde normal işler yürüten, işyeri veya işle ilgili birtakım bilgilere ulaşsa da işverene rakip olamayacak kişilerin, rekabet yasağı sözleşmeleri ile daha sonraki zamanlarda rakip işverenlerle çalışmalarının engellenmemesini amaçlamıştır. Eğer tüm çalışanların imzalamış olduğu rekabet yasağı sözleşmesi geçerli olmuş olsaydı, bu durum çalışanların asla işten ayrılamamaları sonucunu doğururdu. Bu haksızlığın önüne geçebilmek adına, kanun koyucu ancak gerçek anlamda bir rekabet riski varsa o zaman sözleşmeye geçerlilik tanımaktadır.

Her ne kadar işçi üretim sırlarını, işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanı olan bir konumda olsa da bu durumda imzalanan rekabet yasağı sözleşmesi işçinin ekonomik geleceğini sınırsız şekilde tehlikeye sokamaz. Bu nedenle imzalanan sözleşme belli konu, belli süre ve belli bir çevre olarak sınırlandırılmış olmalıdır.

Kanunen bu yasak iki yıldan fazla olacak şekilde konulamaz. İki yıl boyunca bir işçinin daha öncesinde tecrübesi olan bir işi yapmaması, işçi açısından çok ciddi sıkıntılar yaratabilir. Bu nedenle yapılan sözleşme işverenin yürüttüğü faaliyet alanının sınırlarını aşamamalıdır. Yani sözleşmede çok geniş bir alanı kast ederek birden fazla coğrafi bölgenin içine alan ya da “Türkiye’nin her yeri ” şeklinde bir ibare geçerli kabul edilemez. Bununla birlikte yapılan sözleşmeyle konulan yasak işverenin tüm faaliyet alanını kapsamamalı ve işçinin göreviyle sınırlanmalıdır.

Rekabet yasağının karşılığında çalışana bir menfaat sağlanabilir. Bu her ne kadar zorunlu bir olmasa da yapılan sözleşmenin geçerli kabul edilmesi için önemli bir gösterge olarak kabul edilecektir. Özellikle uluslararası şirketlerde belirli konumda çalışmaktayken işten ayrılanlara bu tür sözleşmeler imzalatılmaktadır. Kişinin rakip şirkette çalışmaya devam etmesinin işverene aşırı zarar vereceği düşünülerek, yasak boyunca doğabilecek ücretleri peşin olarak ödenebilmekte, karşılığında rekabet etmemeleri şart koşulabilmektedir.

Rekabet yasağının ihlaline karşı sözleşmede cezai şart kararlaştırılması mümkün olabilir. Cezai şart sayesinde işveren, eski çalışanı rekabet eden bir davranışa girdiğinde buna karşılık cezai bedel talep edebilecektir. Bu cezai bedelin talep edebilmesi için herhangi bir zararın olmasına da gerek yoktur. Bir zararı doğmasa da çalışandan kararlaştırılan cezai şart tutarını talep edilebilir.

Rekabet yasağı sözleşmesi; sözleşme süresinin dolması, işçinin ölümü ya da tarafların karşılıklı anlaşması gibi genel sebeplerle sona erebilir. Bunların dışında işverenin önemli bir menfaati kalmamışsa ya da iş sözleşmesinin işçinin hiçbir kusuru olmaksızın işverenden kaynaklanan bir sebeple işçi tarafından feshedilmesi gibi sebeplerle de sona erebilmektedir.

YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ 2009/3417 E., 2011/2307 K.

Somut olayda; davalının iş yerinden ayrıldığı tarihten ibaren 2 yıl süre ile iş yeri ve işveren ile rekabet edecek herhangi bir ticari, sınai faaliyet göstermemek ve haksız rekabet yapmamak konusunda taahhütte bulunduğu ve bu taahhütnameye aykırı hareket ettiği takdirde cezai şart ödemeyi kabul ettiği anlaşılmaktadır.

Davalının, davacı ile arasındaki iş akdi devam ederken davacı şirket ile aynı konuda faaliyet gösteren Erciyes Çelik Halat Tel San. ve Tic. A.Ş kurduğu Ticaret Sicil Kayıtları ve her iki şirketin Ana Sözleşmeleri ile sabittir. 04.12.2001 ve 11.03.2004 tarihli bilirkişi raporları ile her iki şirketin muhtelif tiplerde çelik halat ve tel üretiminde bulunduğu, 2000 yılı içerisinde 11 adet ortak müşteriye satış yapmış oldukları belirlenmiştir.

Taraflar arasında 07.06.1993 tarihinde imzalanan rekabet yasağı sözleşmesi yer bakımından bir sınırlandırılma içermemekte ise de davalının ortaklarından olduğu Erciyes Çelik Halat Tel San. ve Tic. A.Ş nin, davacı şirket ile aynı yerde faaliyet gösterdiği anlaşıldığından bu nedenle sözleşmenin geçersiz sayılmasına imkan bulunmamaktadır. Uyuşmazlık konusu rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olduğu dikkate alınmaksızın davanın reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir

 “Keçileri Kaçırmak”

Bir gün, bir çoban dağda keçileri otlatıyormuş. Hava çok sıcak ve öğle vaktiymiş. Sabahın erken saatlerinde kalkmış olan çobanın, sıcağın da etkisiyle iyice uykusu gelmiş. Bir ağacın gölgesine uzanmış ve uyuyakalmış. Bu sırada keçiler bir mağarada bulunan su birikintisinden su içmek için mağaraya girmiş. Çoban uyandığında bir de bakmış ki keçiler yok. Çoban her yeri aramış ama bir türlü keçileri bulamamış. Çoban iyice telaşlanmış, ne yapacağını şaşırmış vaziyette oradan oraya koşmaya başlamış. Kendi kendine “ ben şimdi bu keçilerin sahiplerine ne diyeceğim?” diye ağlamaya sızlanmaya başlamış. Çoban sağa sola koştururken her önüne gelene “ keçileri kaçırdım, keçileri kaçırdım..” diyormuş. Çobanın bu durumu gören köylüler çobanın bu durumuna üzülüp keçileri aramaya çıkmışlar.

Keçiler sularını içip serinledikten sonra, mağaradan çıkmış ve çobanın bıraktığı yerde otlanmaya başlamışlar. Köylüler gelip sürüyü yerinde görünce çobanın aklını oynattığını düşünmüşler.

O günden bu yana “keçileri kaçırmak” deyimi delirmek veya delirme derecesinde bunalmak anlamında kullanılmaktadır.